Klimatoloji

GİRİŞ:

        Yunanca clinein eğimli ve logos bilim kelimelerinden oluşan Klimatoloji; atmosfer içerisinde meydana gelen hava olayları ile yeryüzünde görülen iklim tiplerini inceleyen bilim dalıdır.
       Klimatolojinin konusu olan iklim, geniş bir sahada uzun yıllar boyunca görülen atmosfer olaylarının ortalama halidir. İklim Coğrafi yeryüzünün şekillenmesi ve insan yaşamını çok yakından kontrol etmektedir.
     Klimatoloji, hava olaylarını yakından tanımak için Fiziğin bir alt dalı olan Meteoroloji'nin verilerinden geniş ölçüde yararlanır. Meteorolojinin yaptığı gözlemleri alır ve insan ve canlı yaşamı açısından inceleyerek açıklamaya çalışır
.

 

KLİMATOLOJİ İLE METEOROLOJİ ARASINDAKİ FARKLAR

 

Klimatoloji, meteoroloji verilerden geniş ölçüde yararlanır. Atmosferin alt katmanları ile ilgilidir. Meteoroloji hava olaylarının tümünü gözlem aletleriyle inceler. İlgili olduğu fizik ve matematik yasalarını belirler, sonuçlarını rakamlarıyla ortaya koyar. Klimatoloji bu sonuçların çevre üzerindeki etkilerini araştırır. Meteoroloji atmosferin tüm katmanlarıyla ilgilidir. Klimatoloji atmosferin iki özelliyle sınıflandırılıyor. 

 

Klimatolojinin Sınıflandırılması;

1-      Atmosferin Yerden Yüksekliğine Göre:

a-      Mikroklima; Yeryüzünden 2m yüksekliğe kadar olan iklimi inceliyor.

b-      Makroklima; 2m yükseklikten atmosferin üst seviyelerine kadar olan iklimi inceler.

c-      Mezoklima; Mikro ve makro klima arasında geçiş bölgeleri vardır. Buradaki iklimi inceler.

 

2-      İklim Etki Alanına Göre:

a-      Zonal İklim; Etki alanı 5000 km çapındaki bir alana etki eden iklim.

b-      Büyük Bölge İklimi; Çapı 1000 km’ ye kadar olan alana etki eden iklim.

c-      Büyük Arazi İklimi; Çapı 100 km’ ye kadar olan alana etki eden iklim

d-      Mikro İklim; Çok küçük dar alanlarda etkili olan iklim.

 

Meteorolojinin Uygulama Alanları

1-      Havacılık

2-      Kırsal ve Kentsel Yerleşimde

3-      Ulaştırmada

4-      Tıp da

5-      Tarımda

 

Tarımsal Meteoroloji

Yaşayan organizmaların fiziksel çevreye karşı gösterdikleri tepkileri araştıran meteorolojinin uygulamalı bir bilim dalıdır. Tarımsal meteorolojinin amacı fiziksel çevrenin denetimiyle daha güvenilir tahminler yaparak tarımsal üretimin arttırılmasıdır. 

 

Tarımsal Meteorolojinin Uygulama Alanları

1-      Don tahminleri yaparak gerekli uyarılara ilişkin temel oluşturmak.

2-      Orman yangınlarıyla ilgili uyarılar.

3-      Toprak muhafaza ve sulama planlarına yardımcı olmak

4-      Ekim ve hasat tarihlerinin planlanması

5-      Kırsal alanda işletme merkezinin seçimi ve yapıların projelendirilmesi

6-      Zararlı böcek ve bitki hastalıkları denetimi

Bazı mikroklimatolojik değerlendirmeler; örneğin seraların planlanması, Bu konularda en çok ele alınan parametreler yağış ve sıcaklıktır.

İklim Olaylarının Temeli Atmosferdir

Atmosferİklim bilimsel olarak, bir mekân ünitesi üzerinde yer alan atmosfer faktörlerinin karşılıklı etkileşimi olarak tanımlanır. Her olayı birbirine bağlı sebep-sonuç ilişkileri halinde yaratan Yüce Allah iklimin oluşmasının ana nedenini de atmosfere bağlamıştır.

Dünya'nın uydusu Ay'a ayak basılmasının ardından yapılan bilimsel deneyler atmosferin olmadığı bir yerde canlılıktan söz edilemeyeceğini kanıtlamıştır. Atmosferin yapısında %79 azot, %21 oksijen, %0.03 karbondioksit ve eser miktarda olmak üzere helyum, neon, kripton ve argon gibi gazlar bulunur. Ayrıca yapısında kimyasal bir bileşik olmamakla birlikte su buharı ve çeşitli organik ve inorganik maddeler de yer alır. Yüce Allah atmosferin bu özellikleri ile dünyanın yaşanabilir bir mekân olmasını sağlamıştır.

Atmosferin fiziki özelliklerinin iklimin oluşması üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri vardır. Söz konusu fiziki özellikleri kısaca şöyle sıralayabiliriz:

 

Atmosfer Dinamik Bir Yapıya Sahiptir

Yerçekimi nedeniyle yerküreye bağlı olan atmosferin bu hali onu hiçbir zaman statik(durağan) bir duruma getirmemiştir. Aksine atmosfer ilk oluştuğu günden beri dinamik bir özellik göstermiştir. Günümüzde yerküre soğumuş olmasına rağmen, Güneş'in etkisi devam etmektedir. Bu nedenle atmosferde Güneş'in etkisine bağlı olarak meydana gelen hareketlilik, ısı, yağış ve rüzgârlar gibi çeşitli iklim olaylarını ortaya çıkarır.

Atmosfer

Burada dikkat çekici olan bir nokta atmosferin oldukça hareketli bir yapısı olmasına karşın her yerdeki kalınlığının ve yüzey üzerindeki ağırlığının eşit olmasıdır. Böyle bir durumun oluşması tesadüflerle açıklanamaz. Hiçbir karışıklık olmadan her şeyin düzenli bir biçimde varlığını sürdürmesi, ancak onu denetleyen bir yöneticinin olması ile mümkündür.

Güneş, Atmosfer Faktörlerinin Oluşmasını Sağlar

Bilindiği gibi güneş ışınları Dünya'ya gelirken ışınların oluşturduğu ısının bir bölümü atmosfer tarafından tutulur. Bu olay atmosferin ısınmasına neden olur. Gece olduğunda tutulmuş olan ısının bir kısmını kaybolur. Burada dikkat çekici olan nokta atmosferin tutmuş olduğu ısıyı tamamen kaybetmemesidir. Atmosfer bir süzgeç görevi görerek fazla ısınmaz ve soğumaz. Eğer gündüz çok ısınıp, gece şiddetle soğusaydı, yaşam çöllerdekinden çok daha zor olurdu.

Atmosfer Basıncını Ve Rüzgârları Oluşturan Isı

Havanın ısınması ısınan kütlenin genişlemesine dolayısıyla da  harekete geçerek yükselmesine neden olur, ancak hava yükselmesine rağmen atmosferin dışına çıkamaz ve bir müddet sonra yatay doğrultuda hareket eder. İşte bu noktada havanın ısınıp kütlesel olarak yer değiştirmesi basıncın oluşmasına neden olur. Bu kütlesel hareket sırasında basınç, olması gereken ortalama değerinin altına düşer. Buna karşılık kenar bölgelerde bir birikme ve yığılma meydana geldiği için o sahada da ortalamanın üzerinde basınç oluşur. Bu biçimde yüksek ve alçak basınç merkezleri meydana gelir. Yüksek basınç yoğun hava kütlesini alçak basınç ise yoğun olmayan hava kütlesini meydana getirir. Bu basınç farklılıkları atmosferde yüksek basınç merkezlerinden alçak basınç merkezlerine doğru bir hava akımına neden olur.

Rüzgar“Rüzgar” dediğimiz şey işte bu hava akımlarıdır. Rüzgârların canlı yaşamı üzerinde azımsanmayacak derecede faydaları vardır.

Havanın Su Buharı Tutma Kapasitesindeki Ayar

Hava ısındığı oranda nem tutma kapasitesi artar. Soğuduğu ölçüde de nem tutma kapasitesi azalmış olur. Bu durum havanın bağıl nem oranını belirler. Hava kütlesinin sahip olduğu bu fiziksel özellik yağışların kaynağını meydana getirir. Hava kütlesi soğuduğu zaman bu suyun fazlasını tutamayacağından, nem fazlası yağış şeklinde düşer. Aynı biçimde hava kütlesi çok hızlı soğursa çiğ, kırağı, kar, dolu gibi çeşitli yağış biçimleri meydana gelir.

Yağışlar canlı yaşamı için çok önemlidir. Farklı biçimlerde düşmesinin de birçok hikmeti vardır. Nitekim çiğ şeklinde düşen yağışlar özellikle kurak, yarı kurak bölgelerde bitkilerin su ihtiyacını karşılar. Bu iklim tipine uygun olarak yaratılmış yaprak ve kök sistemi suyu oldukça gelişmiş bir teknikle hiç boşa harcamadan kullanır. Kar örtüsü bitki tohumlarını toprak altında adeta bir yorgan gibi örterek soğuk iklim koşullarından korur. Kar ilkbaharda eriyerek akarsu ve göllerin ana besin kaynağı olur.

Kar

İKLİMİN BELİRLENMESİ İÇİN YARATILMIŞ BİR SEBEP: COĞRAFİ FAKTÖRLER

Dünya'nın Şeklinin Ve İklimleri Belirlenmesi

Dünya'nın küre şeklinde olması nedeniyle ekvator ile kutuplar arasında kalan alanlar yıl içinde güneş enerjisinden farklı oranlarda yararlanırlar.  Bilindiği gibi ekvator hattı üzerindeki alanlar enerji alma açısından en üst boyuta ulaşırken, kutuplara doğru gidildikçe enerji miktarında bir azalma meydana gelir. Bu biçimde ekvatordan kutuplara doğru atmosfer kütlelerinin ısınma değerleri farklı olur.

EkvatorNitekim ekvator ve dönenceler arasında kalan bölgeler yıl boyunca daha fazla enerji alarak daha fazla ısınır, dolayısıyla “Sıcak, Tropikal Kuşak” meydana gelir. Oğlak ve Yengeç dönencesi ile Kutup dairesi arasında kalan sahalar ise daha az enerji topladıklarından daha az ısınırlar ve “Ilıman Kuşak” adını alırlar. Kutup dairesinin içinde kalan kesimlere ise güneş ışınları diğer kuşaklara oranla daha eğik geldiğinden daha geniş bir sahayı ısıtmak zorunda kalır, enerji azlığı nedeniyle kutupsal koşullar oluşur.

Eğer Dünya'nın bu şekli olmasaydı, Dünya'da bu kadar çeşitli iklim bölgeleri ve her iklim bölgesine özgü canlılar ile insanların yaşam tarzları olmazdı. Nitekim insanların yiyeceklerinden, barındıkları konutlara kadar her şeyde iklimin etkisini görmek mümkündür. Eskimoların yaşadıkları kutuplarda, buzullardan yapılmış iglu adı verilen konutlar, kalın kürklerden oluşan giysiler, Afrika kıtasında yerini ağaç dalları ve yapraklardan yapılmış konutlara ve oldukça ince giysilere bırakmıştır.

Kutup

Dünya'nın şekli kadar ilginç olan bir diğer özellik Güneş etrafındaki dönüşü ve 23.50’lik eğikliğidir. Eğer Dünya'nın Güneş etrafındaki bu dönüşü olmasaydı, mevsimlerin oluşması mümkün olmazdı. Dünya'nın bir tarafı her zaman yaz, bir tarafı her zaman kış mevsimini yaşardı. Eğer 23.50’lik bu hassas açı olmasaydı, güneş ışınları hep aynı açıdan geleceğinden ekvator çok ısınacak, kutup bölgesi hep karanlıkta kalacaktı. Bu durumda ekvator hep çok sıcak ve çok aydınlık, kutuplar ise hep çok soğuk ve karanlık olacaktı. Her iki durumda tür çeşitliliği olmayacak, kutuplarda yaşayan hayvan ve bitkiler soğuk nedeniyle çoğalamayacaktı, çünkü oldukça çetin geçen ve sürekli karanlık olan kış soğuklarına hiçbir yavru hayvan dayanamayacaktı. Kısacası Dünya bugünkü görünümünden çok farklı olacak belki de canlılık hiç olmayacaktı.

Farklı Basınç Kuşakları İklim Tiplerini Zenginleştirir

BasınçTeorik olarak Dünya'yı saran hava kütlelerinin basıncının her yerde aynı olması gerekir. Ancak hava kütlelerinin farklı değerlerde ısınıp soğuması birtakım farklı basınç merkezleri veya basınç kuşakları meydana gelmesinde önemli bir rol oynar. Atmosferin devamlı ısındığı yerlerde hava kütlesi genişlediği için hafifler, dolayısıyla basınç değeri azalır ve alçak basınç sahası meydana gelir. Ekvatora güneş ışınlarının dik gelmesi nedeniyle ısınan ve sürekli olarak sıcak olan hava bir alçak basınç merkezi meydana getirir. Buna karşılık tropiklerin kenar bölümlerinde sürekli olarak ısınmış olan havanın yığılması nedeniyle yüksek basınç kuşağı oluşur. Bunun kuzeyine doğru değişken karakterli alçak basınç, kutup bölgeleri üzerinde ise soğumuş ve yoğunlaşmış hava kütleleri nedeniyle tekrar bir yüksek basınç merkezi yer alır. Bu şekilde kuzey ve güney yarımkürede iki alçak, iki yüksek basınç merkezi bulunur. Bu basınç kuşakları bulundukları yerin iklimine oldukça önemli ölçüde etki eder. Basınçların en büyük etkisi rüzgârlardır. Nitekim denizler üzerinde oluşan nemli hava kütleleri alçak basınç sahalarına doğru kolay hareket edebildikleri için bol yağış meydana getirirler. Buna karşılık karaların iç kesimlerinde oluşan yüksek basınç merkezlerine denizlerden (alçak basınç merkezi) hava akımı olamayacağı için bu bölgeler yağıştan yoksun kalırlar. Bu özellik bölgelerin yağış ve bağıl nem faktörlerini kontrol eder.

Eğer basınç sistemleri farklı olmasaydı rüzgârların oluşması, nemli ve kuru hava kütlelerinin hareket etmesi mümkün olmazdı. Bu durumda hava ufacık bir esintiden bile yoksun her zaman durgun, son derece kurak veya çok yağışlı olurdu. Eğer Dünya'daki, deniz ve karaların tamamı alçak basınç merkezi olsaydı, bu durumda nemli hava kütlelerinin kara içlerine girmesi ile sürekli yağmur yağar, seller ve heyelanlar kaçınılmaz olurdu. Eğer kara yüzeyi üzerinde her yer yüksek basınç merkezi olsaydı bu durumda da karalar hiç yağış alamaz, tüm kara yüzeyi çöllerle kaplı olurdu. Her iki durumda da canlılık oluşamazdı. Ancak yüce Allah’ın dilemesi ile kara ve denizler üzerindeki basınç merkezleri, yağışlar, rüzgârlar bir denge içerisindedir ve tam canlılara fayda verecek özelliklerdedir.

Denizler ve karalar arasındaki yapısal farklılıklar deniz ve karaların farklı ısınıp soğumalarına neden olur. Denizlerin karalara oranla daha geç ısınıp soğuması, denizleri ısı tutucu özelliği daha fazla olan alanlar halline getirir. Bu durum karaların daha sert olan iklim özelliklerini yumuşatır. Ayrıca denizlerin nem taşıma özellikleri nedeniyle yağmurların yağmasına vesile olma gibi özellikleri vardır.

Dünya

Denizlerin iklim üzerindeki bir diğer etkisi sıcak ve soğuk okyanus akıntıları ile olur. Teorik olarak okyanus suları yüksek enlemlerde soğuk, alçak enlemlerde sıcak olmalıdır, fakat aynı enlem üzerinde bulunduğu halde iki kıyı bölgesi arasında farklı okyanus akıntıları nedeniyle birbirine benzemeyen iklim tipleri oluşur.

http://evrenvebilim.com/iklimler.html   

DEVAMI

 
 
Eğitim Dünyası
 
 
günlük çoğul ziyaretçi
online
 
Şu anda 32 ziyaretçi aktif
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol