|
|
|
PETROL TAŞI VE TÜRKİYE
ARKADAŞLAR BU KONUYLA İLGİLİ AKADEMİK ÇALIŞMA BULAMADIM; DAĞILIŞ HARİTASI FİLAN DA BULAMADIM. YARDIMCI OLUN. PETROL TAŞININ İŞLENMESİ (özellikle petrol toprağının) SIRASINDA ÇEVREYE ÇOK BÜYÜK ZARARI OLAN BAZI KİMYASALLARIN ORTAYA ÇIKTIĞINI DA HOME (YUVA) ADLI BELGESELDEN HATIRLIYORUM ANCAK ÖNLEMLER ALINDIĞINDA TÜRKİYENİN EKONOMİSİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ VE TAKİP EDİLMESİ GEREKEN BİR DURUM. KONUYU TÜRKİYENİN GÜNDEMİNE YİĞİT BULUT TAŞIYOR. ONUN 2009 YILINDA YAZMIŞ OLDUĞU BİR KÖŞE YAZISINI BURAYA AKTARIYORUM. AYRICA 2 NİSAN CUMARTESİ (BUGÜN) AYNI KONUYU VERİLERLE GÜNDEME GETİRDİ:
http://www.haberturk.com/yazarlar/616513-turkiye-petrol-tasi-rezervinde-en-onemli-14-merkezden-biri
Yiğit Bulut - 1 Mart 2009
Türkiye’de petrol var mı?
Sevgili dostlar, bundan aylar önce “Türkiye’de petrol var mı” başlığı altında iki yazımı sizlerle paylaşmış ve “Türkiye bir petrol denizi” üstünde tezimi ortaya atmıştım.
Son iki hafta içinde dikkat ettiyseniz, farklı bölgelerde “petrol bulunduğuna” dair haberler basına yansıdı ve bazı bölgelerde “bulunan petrolün, Türkiye’nin yıllık ihtiyacının beş katına kadar çıkabileceği” konuşuldu!
Emin olun bu daha ilk hamle!
Saros Körfezi’nden, Akdeniz kıyılarına, Karadeniz’in çeşitli noktalarından, Güney Doğu’ya kadar daha birçok “noktada” inanılmaz “petrol ve doğalgaz” rezervi ortaya çıkacak!
Yalnız bütün bunlar olurken çok ilginç bir ayrıntı da dikkatli bakanların gözünden kaçmadı; bu kadar önemli bir olay, belki de düşen uçağımızın gündemin merkezine oturmasıyla, belki kasıtlı olarak, Türkiye’de hiç ama hiç tartışılmadı. Belki “son iki haftada” bulunan kaynakları, ilk defa burada okuyanlar bile olabilir!
Sevgili dostlar, aslında “potansiyelimiz” sadece “bilinen” klasik kaynaklar ile de sınırlı değil. Türkiye “petrol taşı” rezervinde Amerikalı yetkililere göre dünya üzerindeki en önemli 14 merkezden biri. Bakın bu konu ile ilgili Amerikan ve Türk gazetelerinde çıkan bir haber; “...Türkiye’de varlığı uzun yıllardır bilinen 5.8 milyar ton rezerve sahip petrol taşlarını gündeme getirdi. ABD Jeolojik Araştırmalar Servisi’nin (USGS) hesaplamalarına göre, Türkiye petrol taşı rezervinden 284 milyon tonluk petrol üretebilecek kapasitesi var. Rezervin 115 milyon tonu Bolu Göynük’te... Yıllık petrol tüketiminin 33 milyon ton olduğundan yola çıkarak Türkiye 8 yıllık tüketiminin tamamını petrol taşından karşılayacak bir potansiyel barındırıyor... ABD’nin yer altı zenginliklerinin envanterini çıkarmak da olan USGS’nin bütün dünyadaki petrol taşları rezervlerini değerlendiren 2005 tarihli bir raporu bulunuyor. Hemen hemen bütün ülkelerde petrol taşları bulunuyor. Ekonomik olarak işleme potansiyeli olanların sayısı ise çok sınırlı görülüyor. USGS’in raporunda Türkiye, petrol taşı bakımından önem taşıyan 14 ülke arasında değerlendiriliyor...”
Sevgili dostlar, bu gerçek ortada dururken Türkiye’de neler oluyor?
Ne olduğu çok açık; bu kaynaklar “elimizden alınmaya” ve yapılan düzenlemeler ile “kontrolü” yabancı şirketlere “transfer edilmeye” çalışıyor! Cumhurbaşkanı Sezer’in “engellediği” ama TBMM’den sorunsuz geçen ve hatta Irak Parlamentosu’ndan “silah zoruyla” geçirtemedikleri “petrol kanunundan” birkaç maddeyi yeniden hatırlayalım;
“...- Petrol arama ve üretim faaliyetinde bulunmak için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde, önceki yasanın ilk kriteri olan “talebin milli menfaatlere uygun olması” ölçütü yasadan çıkarılarak; öncelikle ülke yararını gözetme anlayışından vazgeçilmiştir.
- “Yabancı devletlerin doğrudan doğruya veya dolayısıyla idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet namına hareket eden şahısların, petrol faaliyetinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları” hükmü yeni yasa ile çıkarılarak; stratejik öneme sahip bir konuda yabancı devletlerin belirleyici olması önündeki engeller ortadan kaldırılmıştır.
- Yabancı şirketlere ürettikleri petrol üzerinde sınırsız tasarrufta bulunarak, tamamını ihraç etme hakkı getirildi. Olağanüstü durumlarda bile üretilen petrolün ülke içinde kullanılması ve memleket ihtiyacını gözetme zorunluluğu kaldırıldı.
- Yabancı şirketlere sınır tanımaksızın her yerde faaliyette bulunma hakkı getirildi.
- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın mevcut yasada bulunan devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunma hakkı kaldırılarak, özelleştirilmesinin önü açıldı.
- TPAO yabancı şirketlerle aynı statüde değerlendirilmeye alındı. Önceki yasada yer alan TPAO’nun diğer şirketlerden daha fazla arama ruhsatı alabilme hakkı, tasarı ile kaldırıldı. TPAO’nun ruhsat sayısındaki avantajlı konumu yok edildi...”
Evet, yanlış okumadınız, bu maddeler TBMM’den “aynen geçti”! Sezer olmasaydı, “iş bitmişti”! Uzun lafın kısası; Türkiye’de “inanılmaz bir kaynak var”! Buna aklımla, kalbimle, eldeki verilerle sonuna kadar inanıyorum. Tek sorun bunu “bize yedirmeden” nasıl çıkaracaklar! Bir “petrol kanunu” denemesi oldu, yine olacak! Türk Milleti olarak “uyanmalı” ve bu konunun üstüne gitmeliyiz! Yeraltı kaynaklarımızı çıkarabilirsek, ekonomik göstergelerimizin tamamı “değişir”! Değişir ama “bizim olanı, bize bırakmamak” için büyük bir savaş var!
Sonuç: Türkiye’de “dikkatör” bir rejim oluşmasına “neden” demokrasi aşığı “yabancılardan” hiç ses çıkmıyor! Acaba “Türkiye’de demokrasi olmasa, halk hiçbirşeye sahip çıkamasa” onlar için daha mı iyi olur! Zaten “petrol zengini” hangi ülkede “demokrasi” var ki! Demokrasi olsa “o ülkelerdeki diktatörlerin” petrol şirketleri ile “anlaşmaları” sorgulanabilir hale gelmez mi!
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=225593&Categoryid=4&wid=150
Yiğit Bulut - 29 Mart 2010
IMF, ABD, İsrail, AB ipoteği tamam! Sıra petrol çıkarma irademizde!
Değerli dostlar, IMF ile anlaşmama, içerideki yerleşik düzenin yıkılması, AB-ABD- İsrail çizgisinde kopuş gibi “önemli detayları” bu köşede sizlere aktardım ve detaylandırdım. Bugün bu “bağımsızlaşma serisinin” başka bir noktasına dokunmak ve uzun süredir ana gazetede ve bu köşede yazdığım “Türkiye’de petrol var mı” sorusunun özetini aktarmak istiyorum...
Tezim gayet açık ve net: Türkiye’de petrol var ama çıkaracak irademiz yok!
Bu noktada detaylara dönelim ve özellikle 2006 yılının sonundan bugüne “internette” dolaşan belgeden bahsetmek istiyorum. Ne mi yazıyor bu belgede? Çok açık ve net: Türkiye’de petrol var!
Değerli dostlar, bütün aklım, bilgim ve kalbimle katılıyorum; Türkiye bir petrol denizi üstünde oturuyor! Peki neden?
İnternette dolaşan bu belgeden aylar hatta yıllar önce yazdım, bir daha yazmaya çalışacağım. Son iki yıldır “bu iddiayı” yazmak için sürekli araştırma yapıyorum hatta yüzlerce sayfa resmi belge inceledim.
Size bu belgelerde adı geçen yörelerimizden birkaç örnek vereyim: Adıyaman, Edirne, Antalya, Hakkâri, Sivas, Saros Körfezi, İskenderun, Erzurum, Van, Kastamonu ve daha sayamayacağım birçok bölgemizde “aramakapatma- engelleme” şeklinde gerçekleşen, “yaşayanların” resimleri ile kaydettiği yüzlerce olay var...
Birini tam olarak aktarayım; Adıyaman’da petrol araması yapan yabancı ortaklı bir şirket “Burada petrol yok” diyerek kuyuyu kapatıyor. Prof. Muammer Aksoy ve yanındakiler savcılığa başvurarak “bu kuyunun” bilerek kapatıldığını iddia ediyorlar. Savcı 3 yıl bu olay üstünde araştırma yapıyor ve 3 yıl sonra bu kuyu açılıyor.
Bugün hâlâ o kuyudan saate 20 varil petrol çıkıyor...
Değerli dostlar, konu bugün yaşananlarla da bitmiyor.
İsterseniz 1960’lara hatta 1950-1960 arasına dönelim. Türkiye’de o zaman tartışılan konu yine petrol.
Bir kanun yapmak gerekli ve aranan isim hemen bulunuyor: İsrail petrol kanununu yapan hukukçujeolog Max Ball.
Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Ball‘ın gelişi dolayısıyla şu açıklamayı yapıyor: “Biz, petrol kaynaklarımızın üretilmesinde ecnebi sermaye ile işbirliğinin zaruri olduğuna inanan bir parti ve hükümetiz...” Aynı dönemde İsmet İnönü‘den karşı açıklama geliyor: “Tarihte yabancılar kapitülasyonlar himayesiyle Türkiye’yi istismar ettiler, petrol kanunu bir kapitülasyon kanunudur. Biz bu memleketi sokakta bulmadık yabancı ellere kaptırmayız. Bu kanunun her maddesi Türk Devleti’nin petrol işletmemesi üzerine kurulmuştur. Bırakmam yakalarını...” Böyle söylüyor ama 1960 sonrası “gücüne” rağmen, İnönü dahi bu yasayı asla “elleyemiyor”.
Uzun lafın kısası; ne 1980 sonrasında ne 28 Şubat sürecinde ne de sonrası “güçlü iktidarlar” döneminde “kimse” Türkiye’deki petrolü çıkarma “yetisine” sahip olamadı.
Bugün de “Biz temizlik yapıyoruz” diyenlere sesleniyorum; eğer bir “gizli el-gizli örgüt” varsa; Türkiye’nin yer altı kaynaklarını “engelleyen” bir “güç” olduğu kesin! Haydi gücünüz yetiyorsa “kırın bu elleri”, yapın İnönü‘nün bile yapamadığını!
Son söz: Türkiye, IMF’den, AB ipoteğinden, İsrail baskısından, içerdeki yerleşik düzenden kurtuldu! Şimdi sıra petrolümüzü çıkarmaya geldi! Hükümete sesleniyorum; bu adımı da atın ve kurtarın bizi “petrolümüzü çıkarmamızı engelleyen” lobilerden!
AYRICA ŞÖYLE BİR HABER VAR:
Türkiyenin yok denilse de aslında bilinmeyen bir petrol zenginliğine sahip olduğunu belirten uzmanlar, bu zenginliğin en büyük bölümünün ilimizde olduğunu iddia ettiler.
Kayalardaki petrol rezervi Türkiyenin en az 8 yıllık tüketimine denk.
Petrolün varil fiyatının 147 dolara ulaşması, bilim çevrelerince Türkiyede varlığı uzun yıllardır bilinen 5.8 milyar ton rezerve sahip petrol taşlarını gündeme getirdi. ABD Jeolojik Araştırmalar Servisinin (USGS) hesaplamalarına göre, Türkiyenin petrol taşı rezervinden 284 milyon tonluk petrol üretebilecek kapasitesi var. Rezervin 115 milyon tonu Göynükte... Yıllık petrol tüketiminin 33 milyon ton olduğundan yola çıkarak Türkiye 8 yıllık tüketiminin tamamını petrol taşından karşılayacak bir potansiyel barındırıyor. Petrol taşlarından petrol üretimi için 1993te temel fizibilite çalışması yapıldı. O dönem, günde 50 bin varil petrol üretecek bir tesiste petrolün varilinin 31 ile 43 dolar aralığında mal edileceği öngörüldü. Ancak o tarihte petrol fiyatları 30 doların altında olduğu ve üretim ekonomik bulunmadığı için araştırmalara devam edilmedi. Fiyatların 147 dolara kadar çıkması bu seçeneği tekrar gündeme getiriyor. Petrol taşları, Kanadanın petrol üretiminin yüzde 40ını karşılayan petrol kumlarıyla benzer özellik taşıyor. Petrol üretimindeki gibi kuyudan sıvı halde petrol çıkarmak yerine madenlerde olduğu gibi taşlar hafriyatla çıkartılıyor. Ardından bir tesiste özel işlemden geçirilerek damıtılıyor ve petrol elde ediliyor. Petrol taşı ve kumundan elde edilen petrol, kuyu petrolü gibi doğrudan işlenmeye gönderilemiyor. Çeşitli kimyasallarla harmanlanıp, sanayinin tüketimine sunuluyor.
Göynük en şanslı
Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA), 1960 yıllarda Türkiyede petrol kayalarıyla ilgili rezerv tespitine yönelik ayrıntılı çalışmalar yaptı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ile İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ) akademisyenlerin de son 5 yıllık dönemde petrol kayalarının verimi ve ekonomik olarak işlenebilmesi üzerine araştırmaları ve tebliğleri bulunuyor. Petrol kayaları, Türkiyenin linyitten sonraki en büyük fosil yakıt rezervini oluşturuyor. 5.8 milyar ton olarak tahmin edilen rezervlerin yaklaşık 2 milyar varile denk düşen 284 milyon ton petrol barındırdığı hesaplanıyor. Bu 33 milyon ton olan Türkiyenin petrol tüketiminin neredeyse 8 yıllık kullanımına eşit. Türkiyenin petrol taşı rezervleri sekiz bölgede toplanmış durumda. Ancak rezervin tamamının artan petrol fiyatlarına rağmen değerlendirilmesi mümkün görülmüyor. Akademisyenler de bilimsel araştırmalarında özellikle Göynük ile Kütahya-Seyitömerin üzerinde duruyor. Uluslararası standartlara göre yapılan değerlendirmelerde Göynük yüksek derecede ekonomik bulunurken Seyitömer ekonomik olmayan bir kaynak olarak görülüyor.
kanada-kirlilik
|
|
|
|
|
|
|
|
online |
|
|
|
|
|
|
|